İnsanlar ne istediklerini, bunu elde edince nasıl hissedeceklerini bilmiyorlar, aslında kendilerini pek tanımıyorlar. Peki bu ne anlama geliyor? Hepimizin bir bilinç ve bilinçdışı psikolojisi var.İnsanlar ne istediklerini, bunu elde edince nasıl hissedeceklerini bilmiyorlar, aslında kendilerini pek tanımıyorlar. Peki bu ne anlama geliyor? Bilinçdışı “düşünmez;” yalnızca “yapar.” Bir olayı deneyimler ve buna bağlı bazı davranış biçimleri üretir. Bilinçdışı en basit anlamıyla vücudu hareket etmeye yönlendirir. Genellikle güçlüdür ve kısa dönemde değişmesi zordur. çünkü kural olarak bilinçdışı, beynin derinliklerindedir ve kişinin eski hareketlerinde gizlidir; fikirlerini rasyonel bir şekilde dile getirmez. Yalnızca tepki gösterir. Genellikle bilinçdışı, geçmiş benzer durumlardaki eylemleriyle uyumlu bir şekilde hareket eder, yani hayatınızı kurtarabilir ya da önemli Bilinçdışı neredeyse tüm hayvansal davranışları yürütüyor, bilincin hareketleri ise sınırlı gözüküyor. Bilinçdışı ayrıca tanıştığını; kişileri gruplandırma eğilimindendir. Karşınızdakini geçmişte tanıdığınız birine benzetip, eski tanıdığınız kişinin tüm özelliklerini ona Bilinçdışı şimdiyle ilgilenir. Bilinç ise geleceği düşünür. Bilinçdışı serttir. Bilinç ise esnektir. Bilinçdışı negatif bilgiye karşı hassastır. Bilinç? Pozitif. Bilinçdışı kalıpları, modelleri fark eder. Bilinç ise verileri kontrol etme mekanizması dir. Bilinçdışı çok sistemlidir. Bilinç ise tek bir sistemdir. Beynin bu iki farklı bölümünün kendilerine has özellikleri olduğunu ve bunların genellikle birbirine zıt olduğunu bilmek önemli. Bilinç dikkatli olmak isterken bilinçdışı iyi hissetmek, rahat olmak ister. Birçok kişinin içsel anlaşmazlıklar yaşaması çok gerçek ve normaldir. Tipik olarak bilinç yoluyla belirlediğimiz bir hedefimiz olur. (Kilo vermek, yeni bir işe girmek, kendi işimizi kurmak ya da davranışlarımızda değişiklik yapmak gibi.) Ancak bilinçdışı bilinmeyenden korkar. Daha önce yürüdüğümüz bir yere yürümek genelde güvenlidir. Sınırlarımızı esnetmek bilinçdışına riskli gözükür, dolayısıyla bu değişimin fikri bile kendinizi kötü hissetmenize neden olur. Bu his büyük ihtimalle yanlıştır, ama beyindeki hayatta kalma mekanizması vücuda bu sinyalleri yollar: Korku, heyecan, hatta belki panik. İşinden nefret eden, gelişimini yetersiz bulan, vücudundaki yağlardan şikayet eden bilinçli, rasyonel “ben” değişim yaşanması gerektiğini biliyor, ama statükoyu yenmek için korku dolu, yıldırıcı ve içgüdülere aykın bir maceraya kendini atıyor. Tamamen yabancı kişiler hareketlerimizi tahmin etmekte en az bizim kadar başarılıdır. Dolayısıyla o dakikanın ya da günün duygularını değerlendirip, beyninizin size geçerli ve mantıklı Sinyaller yollayıp yollamadığını keşfetmelisiniz. Yoksa beyin size yalnızca korktuğunu mu söylüyor? Burada korku, gerçek gözüken yanlış argümanlar olarak tanımlanabilir. Eğer bilinçli olarak aklın ve vücudun geçerli bir durum olmadığı halde Kendinizi tanımaya çalışmanın en zor yanı, kendinizi asla tamamen tanıyamayacak olmanız. Birçok araştırma, bize tamamen yabancı kişilerin hareketlerimizi tahmin etmekte en az bizim kadar başarılı olduğunu gösteriyor. Kendimizi tanıdığımızı zannediyoruz, ama gerçekten kendimizi dilediğimiz kadar iyi tanıyamıyoruz ve beynin çalışma sistemi, yapmaktan ya da düşünmekten hoşlanmadığımız şeyleri değiştirmemiz müsaade ediyor. Bu genellikle yavaş ve zor bir süreç oluyor, ama değişim devamlı hale İyi haftalar… Uğur ÇAĞLAR |
43 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |